Thursday, September 11, 2008

Desperate Websites..

Bugün iş arkadaşlarımla tam da bir projenin kaba hatlarını bitirdiğimizi kutladığımız yemekteyken, birden bir telefon geldi ve izlesene.com'un kapatıldığını söyledi karşı taraf.
Gökhan - izlesene.com proje lideri- tabii bir hışımla "noluyo ya!!" diye heyecan yaptı, hepimiz masada öylece kaldık ağzımız açık.
izlesene.com, vidivodo.com ve imeem.com kapatıldı. Sayfada öylece mahkeme kararı ile kapatılmıştır yazıyor, ne altında ne de üstünde, kim kapamış, hangi mahkeme kararı ile kapatılmış gibi bilgiler olmadan. Beyaz üstüne kırmızı yazı... ... ...
Türkiye'de tasarlanmış/yazılmış global projemiz olmadığından yakınan bazı bürokratik tipler herhalde bu lokal komedyayı görmüyorlar ya da görmezden geliyorlar.

Yazının başlığı bu nedenle "Desperate Websites.." Türkiye' deki basiretsiz sisteme güzel işler çıkaran kişiler/kuruluşlar cezalandırılıyor. Ne yaparsan yap, ne kadar güzel yaparsan yap birileri rahatsız olacak, birileri silecek, birileri yakacak, birileri kapatacak. Bazı beyinler alıyorlar bi kağıt bi kalem, bakıyorlar bi tane bilgisayardan dünyaya, kendilerini rahatsız eden herşeyi silecekler ya, ağızları sulana sulana "işlerini yapıyorlar"!!!.

Wednesday, August 13, 2008

Tatil bitti, yaz bitti.


Yoktum bi süre. Ayvalık'taydım kocamla. Başta kendisine denizi soğuk falan diye kapris yaptıysam da, 1-2 güne alıştım, gayet de mutluydum yani. Tabii her seneki gibi omuzlarım yandı, gece bacaklarıma ıslak havlu koymak suretiyle uyumak durumunda kaldım ama napayım. Faktör maktör işlemiyor bana, e tabii müthiş rüzgar da sağolsun hepimizi piliç gibi kavurdu.

neyse.. ne yaptım?... hiçbişi!! :)
Saat akşam 10 gibi odamıza gittik, deli gibi kitap okuduk. Sabah 9 da kalktık, kahvaltımızı edip, deli gibi kitap okuduk. Ben 2 gayet kalın [:p] kitap bitirdim. Bi tanesinin de yarısında kaldım, ama Ankara'ya gelince öyle kaldı. Boş zaman kolluyorum.

Denizde türlü donduk. Öyle ki, ikinci gün artık patladım, biri dokunsa ağlayacaktım yani soğuktan. Ama tekne ile Cunda'ya gittik. Orada koyun birinde denize girdik, ondan sonra artık deniz soğuk diye çemkirmedim..

Deli gibi yedik tabii. Plajın pazar yeri gibi olmasını sonuna kadar kullandık. Dakika başı, midye, haşlanmış mısır, kavunda dondurma yedik durduk. Hatta belki 15 yıldır yemediğim pamuk şeker bile yedim.

Başta kavga-dövüş geçen tatilimiz 2-3 gün sonra huzurlu [ama acı verici, çünkü heryerim acıyodu] bir hal aldı. Tabiiiii, huzurlu hal almaya başladıktan hemen sonra tatil su gibi akmaya başladı. :(
Herneyse bindik geldik, haftabaşından beri biriken işlerimle uğraşıyorum. O kadar çok mailim var ki, şirketten bıraksalar dağılın layn!! diye bağıracağım..

Friday, July 18, 2008

HRLStyle

Hürol Günaydın - 2008

Thursday, July 3, 2008

Yazıklar olsun...


Türkiye Cumhuriyeti' nin değişmez değerlerini benimsemek, muhafaza etmek terör eylemi olarak sayılıyor artık.
Ortada bir örgütlenme varsa bile, bazılarının yaptığı örgütlenmenin belli ki %1'i bile değil.
Türk halkını içten yavaş yavaş bölüyorsunuz... Yetmez size tabii. Tam da Avrupa'nın yıllar önce yapmak istediğini gümüş tepsi içinde sununuz onlara.. Ne mutlu size. ... Şimdi verin Güneydoğu'yu, kürt devleti kursunlar. Verin Ege'yi, Akdeniz'i...

Yeni Sevr yolda.. Cumhuriyetçiler, vatanseverler bir bir toplanıyor...

Buyrun Sevr maddeleri.. Hafızaları tazelemek için okuyun.. Okutun..

Antlaşma Hükümleri

  1. Sınırlar (madde 27-36): Edirne ve Kırklareli dahil olmak üzere Trakya'nın büyük bölümü Yunanistan'a, Ceyhan-Antep-Urfa-Mardin-Cizre kent merkezleri Suriye'ye bırakılacak, İstanbul Osmanlı Devleti'nin başkenti olarak kalacak;
  2. Boğazlar (madde 37-61): İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi silahtan arındırılacak, savaş ve barış zamanında bütün devletlerin gemilerine açık olacak; Boğazlarda deniz trafiği on ülkeden oluşan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecek; komisyon gerekli gördüğü zaman Müttefik Devletlerin donanmalarını yardıma çağırabilecek;
  3. Kürt Bölgesi (madde 62-64): İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat'ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak; bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti'ne bağımsızlık için başvurabilecek;
  4. İzmir (madde 65-83): Yaklaşık olarak bugünkü İzmir ili ile sınırlı alanda Osmanlı devleti egemenlik haklarının kullanımını beş yıl süre ile Yunanistan'a bırakacak; bu sürenin sonunda bölgenin Osmanlı veya Yunanistan'a katılması için plebisit (referendum) yapılacak;
  5. Ermenistan (madde 88-93): Osmanlı Ermenistan Cumhuriyetini tanıyacak; Türk-Ermeni sınırını hakem sıfatıyla ABD Başkanı belirleyecek (Başkan Wilson 22 Kasım 1920'de verdiği kararla Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini Ermenistan'a verdi.)
  6. Arap ülkeleri ve Adalar (madde 94-122): Osmanlı savaşta veya daha önce kaybettiği Arap ülkeleri, Kıbrıs ve Ege Adaları üzerinde hiçbir hak iddia etmeyecek;
  7. Azınlık Hakları (madde 140-151): Osmanlı din ve dil ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlarına eşit haklar verecek, tehcir edilen gayrımüslimlerin malları iade edilecek, azınlıklar her seviyede okullar ve dini kurumlar kurmakta serbest olacak, Osmanlı'nın bu konulardaki uygulamaları gerekirse Müttefik Devletler tarafından denetlenecek;
  8. Askeri Konular (madde 152-207): Osmanlı'nın askeri kuvveti, 15.000'i jandarma olmak üzere 50.000 personelle sınırlı olacak, Türk donanması tasfiye edilecek, Marmara Bölgesinde askeri tesis bulunduramayacak, askerlik gönüllü ve paralı olacak, azınlıklar orduya katılabilecek, ordu ve jandarma Müttefik Kontrol Komisyonu tarafından denetlenecek;
  9. Savaş Suçları (madde 226-230): Savaş döneminde katliam ve tehcir suçları işlemekle suçlananlar yargılanacak;
  10. Borçlar ve Savaş Tazminatı (madde 231-260): Osmanlı'nın mali durumundan ötürü savaş tazminatı istenmeyecek, Türkiye'nin Almanya ve müttefiklerine olan borçları silinecek; ancak Türk maliyesi müttefiklerarası mali komisyonun denetimine alınacak;
  11. Kapitülasyonlar (madde 260-268): Osmanlı'nın 1914'te tek taraflı olarak feshettiği kapitülasyonlar müttefik devletler vatandaşları lehine yeniden kurulacak;
  12. Ticaret ve Özel Hukuk (269-414): Türk hukuku ve idari düzeni hemen her alanda Müttefikler tarafından belirlenen kurallara uygun hale getirilecek; sivil deniz ve demiryolu trafiği Müttefik devletler arasında yapılan işbölümü çerçevesinde yönetilecek; iş ve işçi hakları düzenlenecek; eski eserler kanunu çıkarılacak vb.

Antlaşma bir yanda Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japonya, Belçika, Yunanistan, Hicaz Krallığı, Portekiz, Romanya, Ermenistan, Polonya, Sırp-Hırvat Cumhuriyeti ve Çekoslovakya ile, diğer yanda Osmanli Devleti arasında imzalandı. ABD ve Rusya imza atmadılar.

____________________________________________________________________

Yazıklar olsun.......

Monday, June 30, 2008

Alexey Titarenko - City of Shadows [1992-1994]

şehir kalabalığı,
toz..

Friday, June 27, 2008

Açılırdı kitaplar...

... içinden Alice Harkalar Diyarında falan çıkardı. Hatırladınız mı? :) 3 boyutlu kitaplar ben çocukken çok modaydı. Herhalde biraz tuzluydu, çünkü öyle her çocukta 5er 10ar olmazdı. En fazla ya 1 ya 2.. Çocukluk arkadaşlarımızla bahçelerde bakardık, takas ederdik. Öyle oynardık onlarla.. :)

Şimdi ben bunu görünce hasta oldum tabii.. :)

Book of Lights Designer: Takeshi Ishiguro

Vazo

Hiçbişeyi atamam belki bi gün lazım olur diye. Evde bilmemkaç yıllık artık yıkana yıkana çizikten görünmeyen cam bardakları bile "ölçü kabı olsun bu, günah, atılır mı" diye biriktirir dururum. :)
İçine çiçek koyarım, mum koyarım falan. :)
Herşeyin içine çiçek konulmaz, hele ağzı dar kaplara çok zor. Devrilir, içine su ekleyemezsin..
İşte tam da bu yaraya :p merhem olmuş designfenzider. Herşeyi ama herşeyi edebiyle vazoya çevirebilirsiniz.

USB ne işe yarar. No2

1.cisi burada.. :)
Ben üşüyen birisiyim. :)

Muzur Şeyler: No1

en çok bunu sevdim..

Thursday, June 26, 2008

Sky Factory..


Yapmış işte birileri, yapmış vallahi. Neyse, hayıflanmayayım..
Sky FactoryGökyüzü Fabrikası tavanlarınızı, duvarlarınızı sanki gökyüzüne ya da hemen önünüzdeki göle bakıyormuşcasına dizayn ediyor. Tabii bu yapraklar falan hareket etmiyorlardır, yani en azından ben o türlüsünü hayal etmiştim kafamda, ama bence bu da yeterince güzel. :p (ben böyleyim işte hiçbişiyi beğenmem..)

Friday, June 20, 2008

Safretti - Gaya

Türklerde şömine kültürü yok maalesef. Neden bilmiyorum. Sadece zenginlerin evinde olur gibi bir kanı var ama ne alaka, soba da bacaya bağlı, bu da.
Herneyse, zengin demişken alın size zengin şöminesi.. :) Gömme değil, duvara asılan cinsinden.
Safretti - Gaya

Pulltab Design - 7th Street Residence

fotoğraflar: Elizabeth Felicella

Thursday, June 19, 2008

I love you, Milou...

Her gün baktığım, hayranı olduğum kedi.. Milou..
Fotoğraf sahibi tarafından çekilmiş. Shahin Edalati..
Milou'nun diğer fotoğrafları burada.

Wednesday, June 18, 2008

Deli deli işler.

d-vision

Frame Plates
Small Apple Dish

Zipper Vase

320 10’37.91’’ N 340 48’07.82’’E
MotherBird

Monday, June 16, 2008

Günün Yaşanılacak Yeri: Dubrovnik

photos by: Valentino Stanicic

Friday, June 13, 2008

GINA..

GINA - B M W

Wednesday, June 11, 2008

Uhuru Design


Dünyanın yeni sesi...


Belki de yüzyıllardır yeni bir enstrüman üretilmedi, yeni bir klasik eser yazılmadı, derken karşıma "hang" çıktı. Kibarlık yapıp , "heng" diye okumayın, yazıldığı gibi okunuyor. :)
Hang, isviçreli Sabina Scharer ile Felix Rohner tarafından 2000 yılında üretilmiş. Bir sürü model çalışılmış, ama kesin şekli üstteki gibi. Genelgeçer bir tekniği yaratılamamış. Belki de güzelliği burada, dilediğiniz gibi çalabiliyorsunuz.
1200
€ diye duydum, bir de siparişten aylar sonra geliyormuş.
Sesini duyunca kendinizden geçeceksiniz.








İlgili aramalar: müzik - hang -  hang -   hang -   hang


hang ile ilgili siteler:

USB ne işe yarar. :p

Bilgisayarınızın USB girişine neler takabilirsiniz... Elektrik süpürgesi, bukalemun, saksı... haha.

Çalışma masanızdakileri siler süpürür. :p
Gözleri sağa sola oynuyo, bi de dil çıkarıyormuş. hehe:)

bu da saksı olan. istediğiniz tohumu ekebilirsiniz. Hatta sulama zamanını bile hatırlatıyor..

hepsi buradan.

Monday, May 12, 2008

Milli Tahrifat..

İşte Arçelik firmasının anneler günü reklamı. Gayet modern, çeşitli yaşlardan 10 Türk kadını. Görünce garibinize gitmiyor değil mi? Ama birilerinin gidiyor maalesef. Aşağıdaki fotoğraf milli gazetede yayınlanmış olan Arçelik reklamı.

Kollar bacaklar kapatılmış. E madem beğenmedin bu reklamı yayınlama kardeşim!! Yani almayıver parasını. Arçelik'e de teessüflerimi iletiyorum!!
Ayrıca sanane benim eteğimden bluzumdan deyip, bu adamları eşek sudan gelinceye kadar dövmek istiyorum. Oradaki 10 kadının namusu size kalmadı. Türkiye'de ki hiçbir kadının namusu, sizin gibi etten derhal tahrik olanlara kalmadığı gibi. Gidin beyninizi sabunlayın.