Wednesday, November 24, 2010

Öğretmenler yeni nesil sizin eserinizdir!

Sade vatandaş Ayra'dan sizlere öğretmenler gününde bir eleştiri.

Etrafımıza soralım yeni nesil ne alemde, alacağımız cevaplar belli.. Gençler yoz, terbiyesiz, rahat, gelecek kaygıları yok vs vs. Bi de kendimize bakalım, nihayetinde bu nesil öğretmenlerin eseri. Hiç üstünüze almıyorsunuz değil mi?

Amacım öğretmenleri kızdırmak değil. Ama söylemek istediklerim var.

Yeni öğretmenler;

Karizmatik değilsiniz: Sınıfa girdiğinizde sınıf, size saygı ve hayranlık ile bakmıyorsa karizmatik değilsiniz. Tülin Genç diye bir öğretmenim vardı. Kulakları çınlasın. Kocaman bir kadındı. Belki de biz küçüktük, bize öyle gelirdi. Ama yürüyüşü, konuşması, hareketleri ile tam bir karizma örneği idi. Sınıfa girdiğinde o azgın Cumhuriyet Lisesi öğrencileri susar, şak diye ayağa kalkar öğretmenimizi selamlar, öğrenciler onunla konuşurken sağa sola bakmaz direk gözlerinin içine bakar, bir hata yapıp da güvenini kaybetmeyeyim diye binbir takla atardı. Ama Tülin Öğretmen belli ki, öğretmek için yanıp tutuşuyordu. Belli ki, öğretmek için doğmuştu.

Hevesli değilsiniz: Evet anlıyorum, çocuklar çok fena, hepsi bi hava. Hele de lisede öğretmenseniz, işin işine hormonlar da giriyor ki, evlere şenlik. Ama değilsiniz işte, öğretmeye hevesli değilsiniz. Sanırım siz iş saatlerim rahat olsun, çoluğuma çocuğuma rahat bakayım, amaan ne uğraşacağım elin bebesi ile diyenlerdensiniz.

İdealist değilsiniz: Hasbelkader bi okul kazandınız işte, ohh formasyon da veriyor. Okurken rahattı da, ilk staja gittiğinizde anladınız bu işin size göre olmadığını. Ama iş işten geçti. Aslında sizin hatanız değil, sistemin hatası bunu da biliyoruz. Liseden yeni mezun, aklınız bir karış havadayken sistem size meslek seçmeniz gerektiğini söylüyor. Adil değil, farkındayım. Ama öğretmek istemiyorsanız, öğretmek istemiyorsunuzdur.

Kendinizi sevmiyorsunuz ve kendinizin farkında değilsiniz: Sınırlarınızı bilin, neler yapabileceğinizi bilin. Yapmak istediğiniz şeye izin vermiyorsa müdürünüz, bu sizin ayıbınız değil. Limitleri zorlayın. Değişik şeyler deneyin, öğrencilerinizin dikkatini çekin. Ama ben biliyorum, siz okulda diğer öğretmenlerle uğraşıyorsunuz, onu saçı, bunun eteği, onun öğrencileri şöyle, benimkiler böyle.

Kıskançsınız ve üşengeçsiniz: Yeni biri geliyor okula. İdealist belli. Birşeyler katmak istiyor kendinden müfredata. Ama siz içten içe sinir oluyorsunuz. Onu engellemek istiyorsunuz, türlü dedikodular vs ile bezdirmeye çalışıyorsunuz onu. Neden? Çünkü yaptığı tutarsa, diğer öğretmenlerden de beklenecek yeni girişimler, yeni stiller. Siz bunu istemiyorsunuz, şimdi kim uğraşacak beyin çalıştırmayla, kim uğraşacak çocuklarla değil mi?

Bu anlattıklarım dışında öğretmenler yok mu? VAR! Hem de belki daha da fazla.
Ama ne yazık ki, dikkat çekmiyorlar. Tek dertleri diğer öğretmenlerle savaşmak olan diğerleri yüzünden, üzülüyorlar, canları yanıyor, hevesleri kırılıyor. Onların üzülmesine dayanamayan aileleri, arkadaşları bakın nasıl telkin ediyor onları: "Canım benim sen üzülme, ver dersini çık. Demek ki, kıymet görmüyor yaptıkların. Al maaşını yaşa işte." İşte tam bu noktada sizin yarattığınız canavar sisteme yeni bir öğretmen katılıyor.

Halbuki, sizin yaptıklarınıza kıymet verenler müdürler, amirler değil, öğrenciler. Eğer ben eğitimimden yıllar sonra bu yazıyı - başta babam Rahmi Karaoğulları olmak üzere, ilkokul öğretmenim Güler İnceoğlu, ingilizce öğretmenlerim Füsun Altuğ, Mehmet Çevik, Edebiyat öğretmenim Tülin Genç, Atatürkçülüğünden ve modern Türkiye sevdasından bir an bile taviz etmeden işini yapan Din Kültürü ve Ahlak Dersi Öğretmenim Muhammed Öğretmen, müziği sevdiren ve öğretmeye çabalayan rahmetli Metin Gerçeker ve daha burada sayamadığım beni ben yapan öğretmenlerim için - yazdıysam, ne müdür ne de amirdir sizi takdir eden.

Aklı fikri sadece öğretmek olan tüm gerçek "öğretmenlerin" gününü kutluyorum! Hepinizin sabrına, sevecenliğine, tatlı sertliğine ve öğretme aşkına gıpta ile bakıyorum.

Tuesday, November 23, 2010

Ben kalender meşrebim!

Gördüğünüz gibi artık her yazıya "ne zamandır yazmıyorum bla bla" diye başlıyorum. Hoş değil. :)
Neyse..
Gene yazamazsam erkenden yeni yılınızı kutlayayım. Yeni yılınız aşağıdaki takvim kadar güzel geçsin. :)
Saurians Renaissance (Calendar 2011) by Irina Vinnik